Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, gökyüzünün en parlak yıldızlarından birinin hemen yanında yaşayan, meraklı mı meraklı, sevimli mi sevimli bir kız çocuğu varmış. Adı Ada’ymış. Ada’nın en büyük hayali, bir gün uzayın derinliklerine yolculuk yapmakmış. Odasının tavanı, fosforlu yıldızlar ve gezegen çıkartmalarıyla doluymuş. Her gece yatağına uzandığında, o çıkartmalara bakar, kendini bir uzay gemisinin içinde hayal edermiş.
Bir gece, Ada tam uykuya dalmak üzereyken, penceresinden içeriye yumuşacık, pırıl pırıl bir ışık süzülmüş. Gözlerini araladığında, odasının ortasında duran, minicik, gümüş rengi bir uzay gemisi görmüş! Geminin kapısı yavaşça açılmış ve içinden ona el sallayan, sevimli, pofuduk bir uzaylı çıkmış. Uzaylının adı Lupi’ymiş ve Ada’yı kısa bir uzay yolculuğuna davet ediyormuş.
Ada’nın kalbi heyecanla çarpmış. Hemen pijamalarının üzerine astronot tulumunu andıran en sevdiği tulumunu giymiş ve Lupi’nin peşinden minik gemiye binmiş. Gemi sessizce havalanmış ve gökyüzüne doğru yükselmeye başlamış.

Pencereden dışarı baktığında, yaşadığı dünya küçücük kalmış. Etrafları, milyonlarca pırıl pırıl yıldızla doluymuş. Rengarenk bulutsular, sanki bir ressamın fırçasından çıkmış gibi uzay boşluğunda dans ediyormuş. Lupi, Ada’ya Ay’ın kraterlerini, Mars’ın kızıl çöllerini, Jüpiter’in devasa fırtınalarını göstermiş. Satürn’ün halkaları o kadar güzelmiş ki, Ada gözlerini onlardan alamamış.
Yolculukları sırasında, şarkı söyleyen kuyruklu yıldızlarla karşılaşmışlar, saklambaç oynayan meteor taşlarının arasından geçmişler. Hatta bir nebulada yaşayan, pamuk şeker gibi yumuşacık uzay tavşanlarıyla bile tanışmışlar. Ada, gördüğü her yeni şeye hayran kalmış. Lupi, ona evrenin ne kadar büyük ve ne kadar harika sürprizlerle dolu olduğunu anlatmış.
Derken, Ada’nın göz kapakları yavaş yavaş ağırlaşmaya başlamış. Lupi, Ada’nın uykusunun geldiğini anlamış. “Artık eve dönme zamanı geldi, minik yıldız gezgini,” demiş Lupi, yumuşak bir sesle.
Minik gemi, yine sessizce Ada’nın odasının penceresinden içeri süzülmüş. Ada, Lupi’ye kocaman sarılmış ve bu harika yolculuk için teşekkür etmiş. Lupi de Ada’ya göz kırpmış ve “Unutma Ada, rüyalarında her zaman yıldızlara dokunabilirsin,” diyerek gemisine binip gökyüzünde kaybolmuş.
Ada, yatağına uzanmış. Gözlerini kapattığında, hala uzayın o büyülü renklerini ve Lupi’nin sıcacık gülümsemesini görüyormuş. Mışıl mışıl uykuya dalarken, bir sonraki uzay macerasının hayalini kuruyormuş.
Ve o gece Ada, rüyasında en parlak yıldızların üzerinde dans etmiş, en renkli gezegenlerde koşup oynamış.
İyi uykular, tatlı rüyalar!
Minik Yıldız Gezgini Ada Masalına benzeyen Uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.