Minik Ayşe, dedesiyle birlikte yemyeşil Manavgat ormanının kıyısındaki şirin evlerinde yaşıyordu. Ayşe, ormanı ve ormanda yaşayan tüm hayvan dostlarını çok severdi. Her sabah erkenden kalkar, penceresinden ormanın uyanışını izlerdi. Güneşin ilk ışıkları ağaçların arasından süzülürken, kuş sesleriyle birlikte ormanda tatlı bir telaş başlardı.
Bir sabah Ayşe, her zamanki gibi pencereye koştu. Ama bugün ormanda farklı bir sessizlik vardı. Kuşlar her zamanki gibi cıvıldamıyor, yapraklar hafif esintide bile hışırdamıyordu. Ayşe merakla bahçeye indi ve ormanın içine doğru yavaşça yürümeye başladı.
İlerledikçe, bir ağacın dibinde küçük, tüylü bir sincap yavrusu gördü. Sincap yavrusu titriyor ve minik burnunu ovuşturuyordu. Ayşe hemen yanına çömeldi ve “Ne oldu sana minik sincap?” diye sordu.
Sincap yavrusu, “Ben fındıklarımı kaybettim. Kış geliyor ve ben yiyecek hiçbir şey bulamıyorum,” diye mırıldandı.
Ayşe’nin minicik kalbi üzüntüyle doldu. “Üzülme küçük sincap,” dedi. “Birlikte fındıklarını arayalım.“
Ayşe ve küçük sincap, ağaçların arasında, çalılıkların kenarlarında fındık aramaya başladılar. Uzun bir arayıştan sonra, yaşlı bir çam ağacının altında kocaman bir fındık yığını buldular. Sincap yavrusu sevinçle zıplamaya başladı.
Tam o sırada, çalıların arasından meraklı gözlerle onları izleyen bir tavşan belirdi. Tavşan, “Ne yapıyorsunuz burada?” diye sordu.
Ayşe olanları anlattı. Tavşan, “Ben de size yardım edebilirim. Benim de sakladığım birkaç havuç var, onları da sincapla paylaşabiliriz,” dedi.
Böylece Ayşe, küçük sincap ve sevimli tavşan, ormanda birlikte yiyecek aramaya devam ettiler. Biraz sonra, neşeli sesiyle bir alakarga onlara katıldı. Alakarga, yüksek ağaç dallarından gördüğü birkaç böğürtlen çalısını onlara gösterdi.
Gün batımına doğru, Ayşe ve yeni arkadaşları kocaman bir yiyecek topluluğu biriktirmişlerdi. Küçük sincap artık üşümüyor ve karnının doyacağını biliyordu.
Ayşe, sincaba, tavşana ve alakargaya sarılarak, “Hepinize çok teşekkür ederim. Birlikte çalışmak ne kadar güzel,” dedi.

Ormanın derinliklerinden gelen baykuşun hafif sesiyle birlikte, Ayşe eve dönme vaktinin geldiğini anladı. Yeni arkadaşlarına el sallayarak dedesinin yanına koştu.
Yatağına yattığında, Ayşe o gün ormanda yaşadığı güzel macerayı düşündü. Birlikte çalışmanın, yardımlaşmanın ve doğayı sevmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamıştı. Gözlerini kapatırken, ormanın tatlı fısıltısı ve yeni arkadaşlarının sevimli yüzleri zihninde canlandı. Huzurlu bir uykuya daldı.
Uyu güzel Ayşe, yarın yine ormanda yeni maceralar seni bekliyor olacak…
Manavgat Ormanı’nın Minik Dostları Masalına benzeyen Uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.