Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, sabahın erken saatlerinde köyün etrafındaki yeşil tepelerin arasında yaşayan Keloğlan, güneşin ilk ışıklarıyla uyanmış. Keloğlan, her zamanki gibi çıplak ayaklarıyla evinin önündeki geniş avluda zıplarken, uzaklardan gelen bir yardım çığlığı duymuş.
Bunun ardından, merakla sesin geldiği yöne koşan Keloğlan, ormanın derinliklerinde sıkışmış bir ceylan yavrusuyla karşılaşmış. Ceylan yavrusu, dikenli çalıların arasında mahsur kalmış ve kaçamıyormuş. Keloğlan, nazikçe “Merak etme küçük dostum, hemen yardım edeceğim!” demiş.
Daha sonra, Keloğlan uzun sopasını kullanarak dikenleri nazikçe ayırmış ve ceylan yavrusunu özgürlüğüne kavuşturmuş. Ceylan, Keloğlan’a minnettar bir şekilde bakıp ormanın içine doğru koşarak kaybolmuş. Keloğlan, “İyi ki yardıma ihtiyacı olanlara el uzatıyorum!” diye iç geçirirken, biraz ileride altın renkli bir ışık görmüş.
Ardından, ışığın kaynağına yaklaştıkça, önünde beliren küçük bir gölün ortasında sihirli bir çiçek açmış. Bu çiçek, Keloğlan’ın annesinin anlattığı “Dilek Çiçeği” imiş. Efsaneye göre, bu sihirli çiçeğe yapılan içten bir dilek, kısa sürede gerçek olurmuş.

Bunun üzerine, Keloğlan derin bir nefes alarak dileğini tutmuş: “Keşke köyümüzdeki herkes huzurlu ve mutlu olsun!” demiş. O anda, çiçekten çıkan altın tozları rüzgârla dans ederek gölün yüzeyine yayılmış ve gökyüzüne doğru yükselmiş.
Sonrasında, Keloğlan köye dönerken yolda küçük bir elma ağacının altında uyuyan yaşlı bir kaplumbağa görmüş. Kaplumbağa, minik adımlarla ilerlemekten yorulmuş ve dinlenmeye çekilmiş. Keloğlan, sırtındaki bohçasından taze ekmek parçaları çıkararak kaplumbağaya vermiş. Kaplumbağa, ekmeğini keyifle yedikten sonra Keloğlan’a teşekkür etmiş ve ona sihirli bir anahtar hediye etmiş: “Bu anahtar, yardıma ihtiyaç duyduğun bir anda seni koruyacak,” demiş.
Nihayet, köye geri döndüğünde herkesin yüzünde bir huzur ve mutluluk ifadesi fark etmiş. Köylüler, tarlalardan dönen onları neşeyle selamlamış; tıpkı Keloğlan’ın dileğinin gerçekleştiği anda göl yüzeyinden yükselen parlak ışık gibi, kalpleri de aydınlanmış.
O günden sonra Keloğlan her sabah ormana uğrayıp sihirli çiçeğe selam vermiş, ceylan yavrusunu ziyaret etmiş ve kaplumbağan arkadaşının yanına uğrayarak ona yeni hikâyeler anlatmış. Böylece Keloğlan’ın sevgi dolu macerası, köydeki herkesin dilinden düşmemiş.
Keloğlan ve Ay’daki Altın Çiçek Masalına benzeyen Keloğlan masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.