Bir zamanlar, yemyeşil ağaçlarla kaplı, kuş seslerinin eksik olmadığı huzurlu bir ormanda “Işık Ormanı” adı verilen büyülü bir yer yaşardı. Bu ormanın en önemli özelliği, her gece ay ışığının ormanın tam ortasındaki Gümüş Göl’e düşmesiyle ortaya çıkan parıltılı çiçeklerdi. Bu çiçekler sadece ay ışığında açar, ormana neşe ve huzur getirirdi.
Ama bir sabah, ormanın bilge baykuşu Bay Mercek, göl kıyısındaki yüksek çınar ağacının dalında gözlerini ovuşturdu ve mırıldandı:
– Ay ışığı dün gece göle yansımadı… Bu hiç iyiye işaret değil…
Ay ışığı kayıptı!
Bay Mercek hemen en güvendiği dört hayvanı çağırdı:
- Cesur sincap Zıpzıp,
- Meraklı kirpi Minik,
- Sessiz ama hızlı tavşan Pofuduk,
- Ve her şeyden biraz anlayan tilki Kukuli.
Bay Mercek gözlüklerini düzeltip konuştu:
– Ay ışığını bir şey engelliyor olmalı. Gümüş Göl’ün üstüne düşmeden önce onu yansıtan Kristal Kaya’yı kontrol etmeniz gerek. Geceleri o kaya ay ışığını doğru yöne yansıtır. Eğer yerinden oynadıysa, orman dengesini kaybeder!
Dörtlü, hiç vakit kaybetmeden yola çıktı. İlk durakları, dev sarmaşıklarla kaplı Uğultulu Geçit’ti. Rüzgâr burada tuhaf sesler çıkarır, en cesur hayvanları bile korkuturdu.
Zıpzıp dalda dengede durmaya çalışırken mırıldandı:
– Burası da hep ürkütücü. Minik, senin dikenlerin burada işe yarar mı dersin?

Minik kıkırdadı ve dikenlerini kabartarak önden yürüdü. Sarmaşıklar hareketlenince Minik onları hafifçe dürttü ve sarmaşıklar nazikçe açıldı.
Geçitten geçince, önlerine sisli bir bataklık çıktı. Sessizliği bozan tek şey, arada bir çıkan “blup blup” sesleriydi.
Pofuduk dikkatle bataklığa yaklaştı. Sessizce hopladı ve çamurlu yolda izler fark etti.
– Bakın! Ayak izleri… ama kime ait bunlar?
Kukuli hemen yere eğildi, burnunu izlere yaklaştırdı ve kokladı.
– Hmm… Bu izler, geceleyin aktif olan Karga Kral’ın izlerine benziyor. O her şeyi biriktirir, belki Kristal Kaya’yı da gizlemiştir!
Bu ipucu üzerine, dört arkadaş Karga Kral’ın yaşadığı Karanlık Meşe’ye yöneldi. Ormanın en yaşlı ağacıydı bu, dalları gökyüzüne ulaşırdı ve tepesinde yüzlerce karga yaşardı.
Karga Kral, tepedeki en büyük yuvada yaşıyordu. Yukarıya ulaşmak için Zıpzıp dallardan dallara atladı. Yukarı çıkınca, Karga Kral onu dikkatlice süzdü:
– Ne istiyorsun minik sincap?
Zıpzıp ciddiyetle konuştu:
– Kristal Kaya’yı arıyoruz. Ay ışığı göle yansımıyor. Orman karanlık kalıyor!
Karga Kral gülümsedi ama yüzü biraz utangaçtı.
– Ben… onu sadece biraz parlıyordu diye aldım. Koleksiyonuma eklemek istemiştim… Ama geri verirsem, gece tekrar parlar mı dersiniz?
Zıpzıp başını salladı:
– Elbette! Göl, çiçekler, bütün orman seni bekliyor. Hadi, birlikte yerine koyalım!
Karga Kral, dev gibi Kristal Kaya’yı pençeleriyle taşıdı. Diğer kargalar ona yardım etti. Takım, Kristal Kaya’yı tepeye çıkardı. Kaya eski yerine yerleştirildiği anda, gökyüzündeki ay ışığı yeniden göle yansıdı. Parıltılı çiçekler birer birer açıldı.
Tüm orman aydınlandı. Hayvanlar çimenliklerde dans etmeye, şarkılar söylemeye başladı.
Bay Mercek, çınar ağacının dalında gülümsedi:
– Cesur Orman Takımı, orman size minnettar. Gerçek kahramanlık, birlik olup karanlığı birlikte aydınlatmaktır!
Karga Kral da minnettardı. Artık her gece, Kristal Kaya’nın yanında uçuşarak ormana ışık yayılmasına yardım ediyordu.
O günden sonra Zıpzıp, Minik, Pofuduk ve Kukuli “Işık Bekçileri” olarak anıldılar.
Ve orman bir daha asla karanlıkta kalmadı…
Kayıp Ay Işığı ve Cesur Orman Takımı Masalına benzeyen Çocuk Masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.