Minik yıldız Elif, Samanyolu Galaksisi’nin en ışıltılı köşesinde, diğer binlerce arkadaşıyla birlikte parıldardı. Ama Elif’in minik kalbi, sadece kendi etrafında dönmek yerine, evrenin sırlarını keşfetmek için sabırsızlanıyordu. Bir gece, gökyüzü kadife gibi kararınca ve diğer yıldızlar yavaş yavaş uykuya dalınca, Elif usulca yerinden ayrıldı.
İlk durağı, devasa gaz bulutlarının dans ettiği Nebulalar Diyarı oldu. Bu bulutlar, bir ressamın paletindeki tüm renklere sahipti: parlak pembeler, derin morlar, göz alıcı turuncular ve sakinleştirici maviler birbirine karışıyordu. Elif, bu renk cümbüşünün içinde adeta büyülenmişti. Bulutların arasından süzülürken, içlerinde yeni oluşmaya başlayan minicik yıldız bebeklerini gördü. Onlara sevgi dolu bir gülümseme gönderdi ve minik ışıklarının daha da parladığını hissetti.
Yolculuğuna devam ederken, Elif ilginç sesler duydu. Bu seslerin kaynağını merak ederek, sesin geldiği yöne doğru ilerledi. Karşısına, üzerinde rengarenk kristaller parlayan, tıpkı bir mücevher kutusu gibi ışıldayan bir asteroit çıktı. Bu asteroitte yaşayan küçük uzay sincapları, kristallerden çıkan melodik seslerle şarkılar söylüyorlardı. Elif, onlara katıldı ve birlikte neşeyle dans ettiler. Uzay sincapları ona en parlak kristallerden birini hediye ettiler ve Elif bu hediyeyi yanına alarak yolculuğuna devam etti.
Biraz sonra, Elif kendini Satürn’e benzeyen, ancak halkaları gökkuşağı renklerinde olan bir gezegenin yakınında buldu. Bu gezegenin etrafında uçan minik, kanatlı robotlar vardı. Robotlar, Elif’i nazikçe selamladılar ve onu gezegenin yüzeyine davet ettiler. Gezegenin yüzeyi, yumuşak, zıplayan bir malzemeyle kaplıydı ve üzerinde rengarenk, ışıklı çiçekler açıyordu. Elif, bu sevimli robotlarla birlikte zıplayıp oynadı ve onlardan uzayda nasıl yön bulacaklarını öğrendi.

Tam yorulmaya başladığını hissederken, Elif kocaman, bilge görünümlü bir kuyruklu yıldızla karşılaştı. Kuyruklu yıldızın uzun, ışıltılı kuyruğu, sanki gümüş bir nehir gibi uzay boşluğunda süzülüyordu. Kuyruklu yıldız, Elif’i nazikçe kuyruğunun üzerine davet etti ve ona evrenin uzak köşelerindeki ilginç hikayeleri anlatmaya başladı. Elif, hayranlıkla dinledi ve öğrendiği yeni bilgilerle minik kalbi daha da büyüdü.
Kuyruklu yıldızla vedalaştıktan sonra, Elif yavaş yavaş kendi yuvasına doğru dönmeye başladı. Gökyüzü hafifçe aydınlanıyordu ve diğer yıldız arkadaşları uyanıyordu. Elif, yaşadığı bu inanılmaz macerayı onlarla paylaşmak için heyecanlanıyordu. Cebindeki parıldayan kristali ve kalbindeki unutulmaz anılarıyla, kendi sıcak ve güvenli yerine döndü.
Minik yıldız Elif’in gözleri yavaşça kapandı. Evrenin sonsuzluğu ve yaşadığı güzel yolculuğun tatlı yorgunluğu onu derin bir uykuya sürükledi. Belki de rüyasında, rengarenk halkalı gezegenlerdeki robotlarla yeniden zıplayacak, ya da bilge kuyruklu yıldızın yeni hikayelerini dinleyecekti…
Şimdi sen de gözlerini kapat minik arkadaşım. Kim bilir, belki de rüyanda sen de Elif gibi yıldızlar arasında unutulmaz bir yolculuğa çıkarsın. İyi uykular, tatlı rüyalar!
Gökyüzünde Tatlı Bir Gezinti Masalına benzeyen Uyku masalları okumak için bağlantıya tıklayabilirsiniz.